Uluslararası gözlemciler, eşit fırsatların yokluğu, tek taraflı medya yayınları ve temel özgürlüklerin kısıtlanmasının Türkiye’nin Anayasa Değişikliği Referandumunda eşit şartlara sahip olmayan kampanya ortamına yol açtığını belirttiler
ANKARA, 17 Nisan 2017 - Uluslararası gözlemciler bugün yayınladıkları raporda, 16 Nisan Anayasa Değişikliği referandumunun eşit şartlara sahip olmayan bir ortamda gerçekleşmiş olduğunu ve kampanyanın iki tarafının eşit olanaklara sahip olamadığını belirttiler. Raporda sürecin teknik açıdan iyi idare edilmiş olmakla birlikte, seçmenlere reformun kilit unsurları hakkında tarafsız bilgi sunulmadığını ve temel özgürlüklerle ilgili sınırlandırmaların olumsuz etkisi olduğunu ifade ettiler.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Delegasyon Başkanı Cezar Florin Preda konuşmasında “Referandum günü bazı bölgeler haricinde ciddi sorunlarla karşılaşılmadığını, fakat sadece oy kullanma noktalarında sivil toplum gözlemcilerinin yokluğunun üzücü olduğunu” belirtirken genel olarak referandumun Avrupa Konseyi standartlarını karşılamadığını ve yasal çerçevenin gerçek bir demokratik süreci sağlamada yetersiz kaldığını ekledi.
DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı, Tana de Zulueta, “Mevcut siyasi atmosferde referandumun, gerçek bir demokratik referandumun gerçekleşmesi için vazgeçilmez olan temel özgürlüklerin kısıtlandığı olağanüstü hal altında yapıldığını ve tarafların, davalarını seçmenlere anlatabilmek için eşit olanaklara sahip olamadığını” belirtti. “Medyadaki sınırlandırmaların, gazetecilerin tutuklanmalarının ve basın-yayın organlarının kapatılmasının yanı sıra medya izlememiz “Evet” kampanyasının medya yayınlarına hakim olduğunu göstermiştir, bu durum seçmenlerin çoğulcu fikirlere erişimini azaltmıştır.”
Gözlemciler, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sürecin bazı yönlerine yönelik düzenlemeler yapmış ve talimatlar vermiş olsa da seçimlerin yasal çerçevesinin gerçekten demokratik bir referandumun gerçekleştirilmesi için yetersiz kaldığını belirttiler. Valilerin olağanüstü hal kapsamında kendilerine sağlanan yetkileri toplanma ve ifade özgürlüklerini kısıtlamak için kullandıklarını vurguladılar.
Preda, “olağanüstü halin asla hukukun üstünlüğünü sarsacak şekilde kullanılmaması gerektiğini” ekledi.
Raporda, “Yasal çerçeve ne seçimlere katılma yeterliliğine sahip siyasi partilerin medyaya eşit erişimlerini güvence altına almakta, ne de tarafsız yayıncılık sağlamakta; iktidar partisine ve cumhurbaşkanına serbest yayın süresi tercihi getirmekte iken, YSK’nın taraflı yayınlarla ilgili cezai müeyyide yetkisinin kaldırıldığı”na vurgu yapılmıştır.
Bildiri, yasanın referanduma tam katılımı, seçimlere katılma yetkisi olan siyasi partilerle sınırlandırdığını ve diğer paydaşların katılımını düzenlemediğini söylemektedir. Bunun yanı sıra, YSK sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının kampanya faaliyeti yürütemeyeceği yönünde karar almıştır.
De Zulueta “Kampanya çerçevesinin kısıtlayıcı olduğunu ve çok sayıda mahalli yetkilinin yanı sıra birtakım ileri gelen devlet yetkililerinin “Evet” kampanyasına etkin katılımı nedeniyle kampanyanın dengesiz olduğunu” belirtirken, “Biz kamu kaynaklarının kötüye kullanımının yanı sıra ‘Hayır’ kampanyası çalışmalarının engellendiğini gözlemledik. Kampanya dili, bazı kıdemli devlet görevlisinin ‘Hayır’ destekçilerini terörist destekçileri ile bir tutmaları ile kirlenmiştir ve “Hayır” destekçileri kampanya faaliyetleri sırasında çok sayıda durumda polis müdahaleleri ve şiddet içeren saldırılar ile karşı karşıya kalmışlardır.” diye ekledi.
Uluslararası gözlemcilerin ziyaret ettiği sınırlı sayıda oy verme noktasında referandum gününün düzenli ve etkili şekilde yürütüldüğü gözlemlenmiştir. Bazı durumlarda, DKİHB gözlemcilerinin oy verme ve sandık açma sırasında oy verme noktalarına erişimleri kısıtlanmış veya engellenmiştir. Oy verme noktalarının içinde ve dışında polisin genel olarak mevcut olduğu rapor edilmiş, bazı durumlarda polisin oy verme noktasına erişiminden önce seçmenlerin kimlik belgelerini kontrol ettiği bildirilmiştir. YSK günün geç saatlerinde oy pusulalarının geçerliliği kriterlerini ciddi şekilde etkileyen talimatlar yayınlamış ve yasaya aykırı biçimde önemli bir güvenlik tedbirini ortadan kaldırmıştır.
Daha fazla bilgi için:
Thomas Rymer, AGİT/DKİHB Sözcüsü, +90 535 891 9998 veya +48 609 522 266, thomas.rymer@odihr.pl
Nathalie Bargellini, AKPM, +90 544 781 49 74 veya +33 6 65 40 32 82, nathalie.bargellini@coe.int