Uluslararası gözlemciler “Türkiye’de seçimlerde eşitlik olmasa da rekabet vardı” diyor
ANKARA, 15 Mayıs 2023 – Yüksek bir seçmen katılımı gerçekleşen Türkiye’deki genel seçimler iyi yönetilmiş ve seçmenlere siyasi alternatifler arasında gerçek bir seçim yapma şansı sunmuş olsa da mevcut cumhurbaşkanı ve iktidar partileri haksız bir avantajdan fayda sağlamıştır. Uluslararası gözlemciler bugün yaptıkları bir açıklamada, temel toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yönelik devam eden kısıtlamaların bazı muhalif siyasetçi ve partiler ile sivil toplum ve medyanın seçim sürecine katılımını engellediğini ifade etmiştir.
AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu (DKİHB), AGİT Parlamenterler Asamblesi (AGİT PA) ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (PACE) ortak gözlem misyonu, mevcut yasal çerçevenin demokratik bir şekilde seçimlerin yürütülebilmesi için tam anlamıyla yasal bir zemin sağlamadığını tespit etmişlerdir.
Micheal Georg Link, Özel Koordinatör ve kısa-dönem AGİT gözlem heyetinin lideri, “Bu seçimler rekabetçi olsa da hala kısıtlyıcıydı da. Çok sayıda muhalif siyasetçinin tutuklu olması, bazı siyasi grupların suçlu atfedilmesi dolayı tam anlamıyla siyasi çoğulculuğun sağlanmasına engel olmuş ve bireyleri seçimlerde aday olma haklarından alı koymuştur” sözlerine yer vermiş, “Seçim süreçlerine siyasi müdahalelerin yapılması Türk’ye'nin uluslararası taahhütleri ile örtüşmemektedir” diye de eklemiştir.
Bu yılki yıkıcı depremlerin arka planında gerçekleşen seçimde, yurt içinde yaklaşık 61 milyon, yurt dışında ise 3,5 milyon seçmen oy kullanmak üzere kayıt altına alınmıştır. Yetkililer, depremden etkilenenlerin seçimlere katılabilmesi için sınırlı sayıda tedbir almış, ancak bu tedbirlere ve sivil toplum ve siyasi partilerin ilave çabalarına rağmen, bu seçmenlerin büyük bir kısmı oy kullanmakta güçlük çekmiştir.
“Türk demokrasisi inanılmaz derecede dirençli olduğunu kanıtlıyor. Bu, gerçek bir tercih yapma imkanı sunan bu seçimlerdeki yüksek katılımdan anlaşılmaktadır. AKPM Heyet Başkanı Frank Schwabe, "Ancak Türkiye demokratik bir seçimin temel ilkelerini yerine getirmiyor" ifadelerine yer vermiştir. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen kilit siyasi ve toplum isimleri hala cezaevlerinde, medya özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanıyor ve otosansür ortamı hakim. Türkiye, adil bir seçim kampanyası için gerekli koşullarından çok uzakta” diye eklemiştir.
Seçim idaresi, seçimleri etkin bir şekilde organize etmiş ve iş ve işlemlerinde şeffaf olunmaması ve bu idarenin bağımsızlığına dair endişeler olmasına rağmen, genel olarak güven kazanmıştır. Seçim günü birkaç oy kullanmaya yerinin içerisinde ve çevresinde yaşanan birtakım olaylar dışında barışçıl bir ortamda gerçekleşmiş ve sorunsuz devam etmiştir. Süreç genel olarak iyi organize edilmiş olsa da bilhassa oyların sayımı esnasında önemli tedbirler her zaman gerektiği gibi uygulanmamışlardır. Sık sık aileler ve grupların birlikte oy kullandığı görülürken, gözlemlenen sandıkların yarısında kurulum düzeni engelli bireylerin erişimini sağlar nitelikte olmamıştır.
Kampanya büyük ölçüde barışçıl ve rekabetçi bir ortamda gerçekleşmiş olsa da bir hayli kutuplaşma söz konusu olup genellikle olumsuz ve kışkırtıcı bir ton hüküm sürmüştür. Muhalefetteki en büyük ikinci partiyi kapatmaya yönelik devam eden davalar da dahil olmak üzere, bir dizi adli takibat ile muhalefet siyasetçileri ve partilerine uygulanan baskı, seçimlere katılmaları önünde engel teşkil etmiştir. Anayasa kadın erkek eşitliğini güvence altına alırken, kadınlar liderlik pozisyonlarında ve genel olarak siyasette yeterince temsil edilmemekte ve bu alanda yetkililerin ve siyasi partilerin daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir.
AGİT PA Heyet Başkanı Farah Karimi “Bu seçimlerde seçmenlere umut verici seçenekler sunulmuş olsa da vatandaşların oy verme hakkını kullanmalarını zorlaştıran mühim zorlukların varlığının yanı sıra, kadınlar da aday olarak yeterince temsil edilmemekteydi” ifadelerine yer vermiş ve “yüz binlerce insan, depremden etkilenenler ve özellikle öğrenciler, oy verme haklarını kullanabilmek için ilave çok büyük zahmetlere girmek durumunda kalmışlardır” diye eklemiştir.
Anayasa ifade ve basın özgürlüğünü güvence altına alsa da bir dizi kanun bu özgürlüklere sınırlama getirmektedir. Son zamanlarda gerçeği yansıtmayan bilgi yaymanın suç sayılması, web sitelerinin sık sık engellenmesi ve çevrimiçi içeriğin kaldırılması ile gazetecilere yönelik devam eden tutuklamalar ve yargılamalar ifade özgürlüğünü daha da zayıflatmıştır. Devlete ait resmi yayın kuruluşunun Anayasa’ya göre tarafsız kalma yükümlülüğü bulunsa da, bu ve diğer pek çok ulusal TV istasyonları açık bir şekilde iktidar partilerini ve onların gösterdiği adayı kayırmıştır.
DKİHB seçim gözlem heyetine başkanlık eden Büyükelçi Jan Petersen, "Seçmenlerin seçim günü gerçek bir seçim yapma imkanı vardı ve seçime gösterilen yüksek katılım, Türkiye halkının demokratik ruhunun iyi bir örneğidir," ifadelerine yer vermiş, ve "Ancak, seçim idaresinin çalışmalarının şeffaflıktan yoksun olduğunu, kamu medyasının ezici bir taraflılık sergilediğini ve ifade özgürlüğüne sınırlamalar getirildiğini de üzülerek belirtmek isterim" diye eklemiştir.
Türkiye'deki genel seçimlere yönelik uluslararası seçim gözlemi, 264 DKİHB tarafından görevlendirilen uzman, uzun ve kısa vadeli gözlemci, AGİT PA'dan 98 ve AKPM'den 39 olmak üzere 40 ülkeden toplam 401 gözlemciyle yürütülmüştür.
Daha fazla bilgi için lütfen iletişime geçiniz:
Katya Andrusz, DKİHB: +48 609 522 266 veya katya.andrusz@odihr.pl
Nat Parry, AGİT PA: +45 60 10 81 77 veya nat@oscepa.dk
Sylvie Affholder, AKPM: +90 536 958 97 70 veya Sylvie.AFFHOLDER@coe.int